30 Temmuz 2008 Çarşamba

pansuman...




Az once, Ahmet Hasim'in Merdivenler siirine uyarak merdivenleri agir agir cikiyordum.. Canım sıkkındı, uykum vardi, turlu turlu dertleri dusunuyordum.. Sonra, merdivenlerden assagiya dogru inerken neseli bir melodi tutturan sarisin bir kiz gordum.. Bana bakti , ben ona baktim.. Sanirim biraz utandi o anda.. Bu havalarda en guzeli sarki soylemektir dedim.. Guldu, karsilikli olarak iyi aksamlar dedik.. Soyledigi sarkiyi bilmiyordum, ama tekrar soylemeye basladi.. Bu sefer daha guclu bir sesle ve yuzunde tebessumle.. Bana el salladi ve gitti.. Dertlerim, sıkıntılarim ucup gitmedi, yine de bu cok sicak gunde, yorgun ruhuma kucucuk bir pansuman oldu o bir kac saniye..

14 Temmuz 2008 Pazartesi

Priest konserinin oncesi sonrasi..


Heavy metal aleminin en buyuk gruplarindan Judas Priest'i dunya gozu ile ulkemiz topraklarinda gormus olduk dun gece.. Saasali laflar edecek degilim, cunku istedigim parcalarin cogunu calmadilar.. Playlistlerini elbette benim zevkime gore olusturacak degildi efsane topluluk.. Yine de ilk kez geldikleri ulkemizde her ne kadar ismi album turu olsa da bildigimiz parcalari calmalarini cok isterdim..

80'er torkis liraya aldigimiz biletlerin konserden 2 gun once 40'ar torkis liraya dustugunu ogrenmek elbette insana hazin geliyor.. Mekanin uygun oldugunu dusunuyorum(Kurucesme Arena), bazi anlarda bir iett otobusunde seyahat ediyormuscasina nefessiz kalmamiza ragmen canim bogazin guzel ruzgari arada bir de olsa imdadimiza yetisti..

Siyah giymedik, giyse miydik t-shirt almadik, alsa miydik tartismalari icinde Taksim'den Kurucesme'ye kadar yuruduk.. Bu bazilari icin uzun bizim icinse siradan bir yuruyustu (ozzy boy ve bendeniz).. Sadece siyahlar uzerine konusmadik elbette, yine envayi cesit sorunu konustuk, cozum yollari bulduk ve her adimda bulduklarimizi unuttuk.. Mekana dogru yaklastikca siyahlar icinde insan guruhlarini gormeye basladik.. Lise yillarinda ben de boyleydim diyerek bir anlamda buyudugumu ve uzun ince yolun bir baska kisminda oldugumu anladim..

Konserin 21:00'de baslayacagi duyurulmustu.. Ozzy onceki tecrubelerine dayanarak 22:00'de baslayacagini ilan etti nacizane kulunuza.. Konserde sorun yasamamak icin oncelikle lavaboya hucum ettik sonrasinda on taraflarda guzel bir yer bulduk.. Acaba dolar mi dolmaz mi ortam diye de dusunmeden edemiyordum konsere 45 dk. varken.. Ya metal muzik severler degismis ya da baska bir sey olmus artik adlandiramiyorum ama baslangica 15 dk. kala kafayi geriye cevirdigimde(linda blair modelinde tabi ki) silme insan yiginini gordum.. Hem alanin dolmasi hem de onlerde yer bulabilmek neseme nese katti.. Ehh, sol tarafta gordugum Banu Guven bu nesemi bir kac kat arttirmadi dersem pinokyo gibi burnum uzar, zaten yeterince uzun o yuzden durust olmakta fayda var.. Az sayida yasi kemale ermis insan da vardi gordugum kadari ile, ben onlarin cok daha fazla olmasini beklerdim tipki kendi yasitlarimin daha fazla olmasini bekledigim gibi.. Ortamda (en azindan benim bulundugum bolumde) 20 yas alti genclerin muazzam ustunlugu vardi.. Hey gidi genclik diyerek basimi one egmek ve uc numero kestirdigim dokulen saclarimi kasimaktan baska bir cozum bulamadim..

Ben ne yapiyorum, neredeyim, hayat beni nereye surukluyor diye dusunmeye basladigim anda(bunlari dusunmek icin bir heavy metal konseri pek uygun ortam degildir acikcasi) sahnedeki perde indi, isik gosterileri basladi ve grup yavas yavas arzi endam etti..

Parmaklarimi birlestirdim ve The Hellion ile baslamalari icin dua ettim yani hayallerimdeki baslangic buydu.. Ama oyle olmadi.. Gercekler hayallerden her zaman daha sasirtici oluyor, olacak olani bilseniz bile.. Yasadigim sey sukutu hayal degildi yine de, bilakis (yine basladik eski kelimeler kullanmaya bir yerde cuvallarim ama dur bakalim nerede) ben de digerleri gibi hoplayip zipliyordum.. Sonucta karsimda Judas Priest vardi.. Yillarca gelsinler gitmezsem yuh olsun bana dedigim gruplardan, hem de en guzellerinden birisi 15 metre onumdeydi ve ben kendimden gecmeye baslamistim.. 7. parcaya kadar her sey normaldi.. Breaking in the Law basladiginda ortalik birbirine girdi, bir saga bir sola savruluyorduk.. Bogaz 50 metre sagimizdaydi ve biz sanki onun dalgalari ile sallanan koca bir gemideydik .. O dakikalarda arkamdan surekli on tarafa dogru hucum eden bir iki zibidi yuzunden canım sıkıldı.. Canim sıkıldıgında vahsilesiyorum ve siddete meyilleniyorum.. Cocuklari cok saglam cumlelerle(buraya yazamam) bir guzel tehdit ettikten sonra kaldigim yerden kendi bolgemde(sanirim etrafimdaki cocuklar kullandigim kelimelerden sonra bana saygi duydular, cunku konser sonuna kadar rahat haraket edebildigim bir alan olustu bir anda, acikcasi kendimi buyuk kedilerin gunlugundeki surunun basi olan arslanlardan birisi gibi hissettim ) grubu dinlemeye devam ettim..

Kel basa simsir tarak misali (her ne kadar baba arslan gibi hissetsekte gercekler acidir) kafama cesitli yabanci maddeler yagdi.. Futbol maclarinda boyle derler ya, yabanci madde.. Once bir telefon, sonra avuc ici buyuklugunde bir isildak, sonrasinda bir su sisesi, konser cikisinda da bir adam.. Evet, hepsi oldu.. Gectigimiz hafta izledigim belgeselde(beni davet ettigi icin Hande'ye binlerce kez tesekkur ederim) kafatasi ile ilgili ogrendigim bilgiler isiginda durumdan endise etmedim, etmedim ama yine de rahatsiz olmamak elde degildi.. Onca insan arasinda surekli kafaniza bir seylerin gelmesi hos olmuyor(arkasi yarin cunku Aksakal beni bekliyor)