12 Mart 2011 Cumartesi

Günümüz dizilerinde aile kavramının işlenişi.. (gürîz-gâh)

Artık hepimizin kabul ettiği bir sosyolojik gerçek var.. Biz hayatı kolay yollardan takip etmeyi/yaşamayı seven bir milletiz..

Anneannemden dinlediğim kadarıyla, geçmişte yaşananlarla günümüzde yaşanalar arasında büyük farklar yok.. Her teknolojik yenilikte bütün ev, komşular ve hatta mahalle yek vücut olup "gelene" büyük bir iştahla sarıldığını biliyoruz ülke geçmişize ait yapraklarda..

Bugünlerde ise, daha farklı bir bencillik hasıl oldu, "yeni"ye sahip olan insanımızda.. Asri zamanlarda teknolojinin gün be gün geliştiğini, misal 3-5 ay önce almış olduğunuz bilgisayarınızın bir anda "yetersiz" konuma düştüğünü görüyorsunuz.. Kişinin elindekini paylaşmak konusunda ne derece imtina ettiğini kendinizden de biliyorsunuzdur.. Evinizin dışındaki cangılda binbir güçlükle kazanmış olduğunuz paranızla aldığınız, size; kendinize ait olana başkalarının el sürmesinden nefret ediyorsunuz..

Geçmiş zamanlarda, herhangi bir eve alınan televizyonun sadece o aileye ait olmadığını, -genellikle yaşanılan mahalledeki ender televizyonlardan birisi olması nedeniyle,- mahalle eşrafının neredeyse her akşam evinize daimi konuk olarak teşrif etmeleri nedeniyle kamusal bir alet statüsünü kazandığını  görebiliriz.. Vizontele filmindeki görüntülerin, ülkenin her köşesinde dalga dalga yaşanmadığını kim iddia edebilir?!..

Bu uzun girizgahtan sonra ana fikre doğru yavaşça ilerleyeceğiz.. Bu noktadan sonra yazının katmerleneceğini; bu sebeple birkaç kişinin aramızdan şimdi ayrılmasının daha hayırlı olcağını belirterek devam ediyorum..

Bir toplumu/insanı kalkındıracak temel gereksinimlerden birkaçından uzak duruyoruz; hatta bununla övünebiliyoruz bile.. Okumak, düşünmek, üretmek vb. kavramlar bizim için her geçen yıl daha da soluklaşıyor.. Sanat/estetik bilgi ve zevklerimizin ne derece yerlerde süründüğünü görmek için doğudaki illerimizden Kars'ta henüz yapımı bitmemiş olan bir heykelin başına gelenler, Zeugmada olanlar, Hasankeyf vb. tonlarca örnek.. Sultanahmet Meydanı'ndaki Alman Çeşmesi'ni tazyikli su ile temizleyen zihniyetimiz maalesef tarih karşısında bizi zor durumda bırakıyor.. Bunlar bizim için öenmsiz detaylar... Bizim için varsa yoksa, arabalar, evler ve kıyafetler.. İlkokul yıllarımızda kendi kendine yetebilen bir ülke olarak bize belletilen güzel ülkemizde, birçok hayati ürün artık ülke sınırları dışından getiriliyor..

Küçük bir Amerika olmamızda ekonomik olarak en büyük adımlardan birisi olan "ev"lenme aşkımıza getirlen müthiş kredi serbestîsi ile beraber, sosyal hayatımızın temel taşı; içinde yaşadığımız dört duvarlardan ibaret hale gelir oldu.. Büyük şehirlerde ulaşımdaki hız her geçen sene arta dursun, siz işten çıktığınızda başlayan bir dizi yol boyunca, siz eve gelip yemeğinizi yedikten sonra ve hatta uyuma vaktiniz gelene kadar -evinizin işyerinize yakınlığı ile orantılı olarak- devam edebiliyor.. Kabaca bir bakışla değerlendirecek olursak, uzadıkça abuklaşan ve insafsız koşullar altında ortaya çıkan malzemenin kalibresinin düşük olması kişiye şaşırtıcı gelmiyor.

İkinci bölümde, bazı dizilerden örneklerle ana fikrimi daha anlaşılır ve ayrıntılı olarak anlatmayı deneyeceğim; tekrar görüşene kadar, sağlıcakla kalın..