20 Şubat 2010 Cumartesi

çalışmak..


Daha çok çalışacağız demiş sırasında birisi..Çalışmak, çalışmak, çalışmak.. Diğer bütün kelimeler gibi arka arkaya bir kaç kez tekrarlayınca veya yazınca bulanıklaşan, anlamsızlaşan bir şey..


Bugün Şubat'ın 20. günü.. Kaba bir hesapla 3.5 aydır stajyerim.. Ne demek oluyor bu yani!.. Kimileri için 3.5 aydır bedavaya çalışan bir enayi, kimileri için ise bir yola baş koymuş yürüyen birisi.. Bana soran var mı, elbette yok; hem söylesem bile ne fark eder, hepimiz kendi düşüncelerimiz kadar gerçeğe yakınız, kendi inandığımız gerçekliğe..


Bugün şunu farkettim.. Hem de hiç ummadığım bir anda, bilgisayarda power pointte sunum hazırlarken..O yüzden yazayım dedim zaten.. Farkettiğim şudur ki; sen sessizliğe büründüğün zaman veyahut sen mutsuz, depresif bir döneme girdiğinde hayatında bir elin parmakları kadar insan ya kalıyor ya da kalmıyor.. Bravo, yeni mi keşfettin bunu diyebilirsiniz -kim diyecekse, okuyanım mı var:-))-.. Hayır, yeni keşfetmedim elbette.. Ama farklı bir bakış açısından yaklaştım olaya, siz buna belki daha geniş bir bakış açı,belki daha büyük bir resim dersiniz; adını bilemiyorum her neyse işte..


Yap-boz oyunu gibi her şey.. Ben buna inanmaya başladım.. Parçaları yerleştirdikçe daha da anlam kazanıyor.. Peki bütün parçalar yerleşecek mi ve buna bizlerin ömrü elverecek mi?!.. Asıl soru bu sanırım, çünkü zaman geçtikçe beden katılaşıp bilgi akışkanlaşıyor bence.. Büyüdükçe eskisi gibi hızlı öğrenemeyeceğimizi söylüyorlar.. Bunu kabul edebilirim, ama burada en önemli nokta şu, belli bir yaşa geldikten sonra öğrenme hızın yavaşladığında sen bütün öğrendiğini sandığın şeyleri öğrenip öğrenemediğini onlara verdiğin tepkiler sonrasında test edebiliyorsun..



Bitirirken not düşeyim bari, bu da kendime olacak.. Lost'un 6. sezon başladı biliyorsunuz, 4. bölüme kadar geldik.. Bir halt yazacak değilim şu oldu bu oldu off, uff, vayy gibisinden, hayır.. Sadece şunu söyleyebilirim, ben bu sezonun şu ana kadar izlediğim en iyi sezon olduğunu hissediyorum.. Hayır, tek nedeni bitecek olması ya da sırların yavaş yavaş açığa çıkıyor olması değil.. Bütün karakterlerin gerçek anlamda evrimleşmesi.. Buna da en iyi kanıt Doktor sanırım.. Jack'te hep kendimden izler görmüşümdür, bahsettiğim şey liderliği değil, yanlış anlaşılmasın.. Olaylar karşısında bir noktadan sonra verdiği tepkileri kontrol edememesi, frenlerinin boşalması ve dibe çakılması.. Herkes için her şeyi yapamazsınız, önce kendiniz için bir şeyler yapacaksınız ki sonrasında diğer insanlara yardımcı olabilesiniz.. Bunu ben de Jack'te öğrendik sanırım, ben kendimden eminim artık, umarım Jack'te olabilir.. Bütün dünyayı kurtaramazsın Jack, eğer bir şeyleri kurtarmak-düzeltmek istiyorsan işe kendinle başla, sonrasında bir fark yaratabilirsin; emin ol..


Diyeceklerim bu kadar hakim bey, iyi geceler..

7 Şubat 2010 Pazar

Portsmouth, Vanden Borre ve bizimkiler...


Para yok, pul yok.. Ligde kotu durumdasin.. Cikmissin Man. Unt. karsisina.. Bir de 5 yiyorsun,yersin de; olabilir.. Ama 3'unu kendi kalene atmak ne demek.. Olur mu yani bu simdi, yapilir mi..Allah sabir versin taraftarina ne diyelim, tez zamanda dussunler de rahatlasinlar... James nispeten rahatlamış görünüyor fotoya baktığımızda.. Yine de mücadele etmelerini, uğraşıp didinmelerini insan alkışlamadan geçemiyor..


Bir de Vanden Borre geliyor insanın aklına.. Özellikle 2006-2007 serilerinin vazgeçilmez oyuncularındandır benim gözümde.. Herdaim savunmama direk aldığım adamlardandı.. Göbekte; Micah Richards ve Kompany, sağda Borre, solda da Bale.. Bu çocuklar 2-3 sene içinde oynadıkça deli paralara çıkıyorlardı.. Diğer kulüpler kapınızı muazzam paralarla bu arkadaşları almak için çaldığında itlik yapan tek oyuncum hep Borre olurdu.. Gideceğim de gideceğim diye tuttururdu.. Ben de bir süre dayanır, bak gözümsün, orta yaparsin, iyi pas verirsin, sağlamsındır derdim ama yok kesmezdi.. Nuh der peygamber demezdi, bir moral bozulması bir oynamama isteği.. Hadi uza derdim bir sonraki transfer döneminde de.. Şimdi takımının en iyilerinden, ama takımı iyi yerde değil.. Bu genç Belçika tayfası iyi tuttundu Ada'da.. Bizimkiler neden gidemiyor ya da gitmiyor diye düşünüyor insan.. Tuncay'i da tebrik ediyorum ayrıca, ben yedekliği geçip A takıma çıkacağına inanıyorum.. Elbette yeri Stoke City değil, ama kesinlikle Fenerbahçe'de değil.. O halde söyleyecek tek bir şey var buradan ilk başta GS'nin kaptanına.. Haydi Arda Liverpool'a...