Cnbc-e'de yayinlanan Heroes dizisi icin net sayfasinda bir anket yapmislar.. Sonuclar assagida, bunlara bakip guzel guzel degerlendirmeler yapilabilir.. Bu islerden anlayan birisi goreve lutfen... Kahramanların özel güçlerinden hangisine sahip olmak isterdiniz? | |||
Uçmak | 8820 | Yok edilmez olmak | 19131 |
Düşünce okumak | 33075 | Zamana hükmetmek | 49848 |
Geleceği çizebilmek | 8604 | Görünmez olmak | 12994 |
13 Aralık 2009 Pazar
heroes'tan...
6 Aralık 2009 Pazar
sen ve ben ayniyiz, yok aslinda birbirimizden farkimiz...
Hamaset filan yapmiyorum, hayir hic alakasi yok.. Haklarini savunmak, dert anlatmak baska sey, koca ulkeyi tehdit etmek, assagilamak bambaska.. Adamlar gozumuzun icine baka baka, alenen tehdit ediyorlar.. Kim bunlar, halkin oylariyla secilmis milletvekilleri, belediye baskanlari..
Gecen ay gafilin teki cikip -iste o gaflet sahibi ve soyledigi cumle- "Profesör Türköne, Kürt sorununun çözümü için Öcalan'ı da kapsayan bir genel affın şart olduğunu söyledi. Türköne, Osmanlı'nın isyan bastırırken, elebaşıları affedip, 'Başıbozuk paşası olarak sürüp, maaş verdiğini hatırlattı".
Efendim, beyefendi bunu soylemis, Aksam gazetesi de mansetten haberi vermis.. Ya hic bir sey bilmiyorlar beyinleri sulanmis ya da bilerek gercegi saptiriyorlar.. Osmanli Duyun-u Umumiye belasinin icine girdigi andan itibaren -1872- zaten bitkisel hayata tam anlamiyla girmis bir devlet.. Adamimiz 1860 yilinda olan bir olaydan ornekleme veriyor kendince dayanak olusturuyor..
Neyse, ne diyorduk.. İmrali'daki cezaevinin sartlari iyilestirilmeliymis, o kucucuk odadaki yasam kosullari rezaletmis, falanmis filanmis.. Ocalan'nin saglik durumu "hayati" onem tasiyormus.. Bakin, simdi size gercekten hayati onem arz eden olay neydi bu sacmalikta, onu da soyleyeyim; "İdil’de, terörist Abdullah Öcalan’ın cezaevi koşullarını protesto eden yaklaşık 500 PKK sempatizanı, öğretmen ve öğrencilerin konakladığı öğretmenevine saldırdı. Yaklaşık iki saat boyunca öğretmenevini ablukaya alan göstericilerin taş yağmuru sonucunda iki öğrenci yaralandı. Bazı kişilerin, “Onlar bizi batıda linç ediyor. Biz de onları linç” edelim” diye bağırarak grubu kışkırttığı iddia edildi. Dehşet dolu saatler yaşayan öğretmen ve öğrenciler, polis eşliğinde güçlükle tahliye edildi."..
Burada uzun uzun tahlillere girecek degiliz, gereksiz de zaten.. Sadece ama sadece kimin duruma nasil baktigina cok guzel bir ornek oldu bu durum ve yasananlar.. Kendilerini demokrasinin savunucusu olarak gorenlerin aslinda bir halt olmadiklarini tekrar gorduk.. Bu bizim ulkemizin genel sorunu.. Her seyi bayagi hale getirdigimiz, degersizlestirdigimiz gun gibi asikar.. İci bombos, birilerinin dugmeye basmasi sonucu peydah olan sahte acilimlarla, demokrasi ve ozgurluk istiyoruz diyenlerin yalanlariyla dolu bir seruven surup gidiyor.. Ama nereye kadar, daha ne kadar.. Ben, sen, o.. Hepimizin icinde bir isyan duygusu filizleniyor.. Bu isyan benim sana, senin bana karsi isyanin olmasa keske.. Keske farki gorebilse insanlar, bizim sirtimizdan gecinip bizim adimiza konustugunu soyleyen kisilerin aslinda her seyi nasil kaygan bir zemine dogru tasidiklarini anlayabilse.. Ama bu olmayacak.. Cunku bizleri, dupeduz yalanla besliyorlar uzun suredir.. Okumayan, yazmayan, konusmayan, dusunmeyen bir toplumuz.. Ve ne yazik ki bu yuzden de cozumu hepimiz kufurde, tasta, tufekte ariyoruz.. Bugun degilse yarin.. Olan olmustur, muhim olan gelecegi duzgun bir zemine oturtabilmek.. Gecmisi konusurken/yargilarken o zamanin sartlarina gore yasanilanlari degerlendirmeliyiz, gercek ve mantiga dayali olan budur zaten.. Bunu da yapamiyoruz ki.. Ne desek, neresinden tutsak sapir sapir dokulen bir yapiyla karsi karsiyayiz.. Gecmise bakamiyor, su ani yasayamiyoruz, gelecegimizi sekillendiremiyoruz..
Cok karamsar mi gozukuyorum, aslinda oyle de degilim.. Nedense eldeki tum verilere, gorduklerime ve bildiklerime ragmen icimde bir yerlerde umutu olmam gerektigini soyleyen bir ses var.. Ben ona inanmak istiyorum.. Birbirimize sabirla ve anlayisla yaklasip, bu biraz cabbar olan duygu yogunluklarimizi, icimizdeki bu enerjiyi oncelikle gercekci olarak kendimizi anlamaya harcamamiz lazim.. Kendini taniyan, kendisiyle yuzlesen insanlar/toplumlar aynada cirkin yanlarini goreceklerdir elbette, ama bunun yaninda, o her aynaya baktiginizda ozenle dikkat ettiginiz guzel yanlarinizin yaninda daha once hic ama hic farketmediginiz, cok daha guzel yanlari oldugunu da goreceklerdir..
Basligima uygun olmayan bir yazi oldu, farkindayim.. O basliga uygun cumleler bir sonraki yazida arz-i endam edecekler..
Not: Bu yaziyi okuyan azinlik, giriste hiddetlendigimi ve DTP'ye cok fazla laf soyledigimi dusunebilir.. Bunlar kadar dengesiz olan baskalari da var elbette, 3 milyon sehit verip Kuzey Irak'i alalim diyenler mesela..
16 Kasım 2009 Pazartesi
Lost- Yetimler Adasi...
Biraz dusunurseniz farkedeceksiniz ki bizim en buyugunden en kucugune butun karakterlerimiz babalari ile sorun yasamislardir.. Kisi kisi deginmek daha bir faydali olur diye dusunuyorum, buyrun assagiya...
Sayid Jarrah: Bol kivircik sacli, melul melul bakan ama fena cakan bu diplomali iskenceci abimizin babasini son sezonda gorduk.. Tikrit'te sicak mi sicak bir gunde babamiz bizim oglanin abisine bir tavugu bogazlama gorevini veriyordu.. Abimizi gelecekte goremiyoruz, ama cocuklugundaki davranisina bakilirsa Peta'ya uyedir diye dusunuyorum, zira tavuklara o aciyan ve sevgi dolu bakislari atandan baska bir sey beklenemez.. Ulan ben simdi napcam netcem diye dusunurken Sayid kardesimiz tavugu tuttugu gibi boynunu kiriverdi.. Babasi da bu davranisini memnuniyetle ovdu.. Sayid kardes, sozum sana... Bir, istemesende abini ezdin, birakamadin ki kendi napcaksa yapsin, kisiligini yaktin yiktin cocugun.. İki, babanin iltifati yuzunden afedersin dotun kalkti tavuk oldurur gibi insan oldurur hale geldin.. Fena kuskucusun, aklin da calisiyor kabul, ama bazen de asiri hiddetleniyorsun kardesim; delikanliligin kitabini yazmis adamsin ama bazen gereginden fazla ortami kasip kavuruyorsun be abi, gaz yapiyor vallahi.. Hee, bir de ne sanssiz bir abimizsin ki, sevdigin her hatun hakkin rahmetine kavusuyor, kah senin elinden kah baska yollardan.. Yeni sezonda olmeni hic istemem, zira son biraktigimizda karnindan kahpe bir kursun yarasi almis ve birakin beni, suracikta oleyim sevdiklerime kavusayim diyerek cebellesmektedir.. Cektir Sovyirdir hikaye, o dizinin tek babayigiti sensin, hem de o kisacik boyunla... helak olmaman dilegiyle, sevgiler ve saygilar...
30 Ekim 2009 Cuma
aslinda...
5 Ekim 2009 Pazartesi
hangi kafa!!
7 Eylül 2009 Pazartesi
donus acilimi....
31 Temmuz 2009 Cuma
Ozlemek...
16 Mart 2009 Pazartesi
bahar..
bu bahari askerde yasayacagim.. ben uzaklardayken bir seylerin degismesini istiyorum.. ne bileyim, mesela belediyenin akbil yerine cikaracagi kartlari gormek istemiyorum.. aslinda, aralik ayinda askere gitmek icin bu sehri terkedenler daha sansli... geldiklerinde metrobusun Kadikoy'e kadar uzanisina sahitlik ettiklerinde onlarin tepkisi bize siradan gelecek ya da ne bileyim onlar geldiginde İstanbul'un belediye baskani belki de degismis olacak, sonra akbil yerine gecen kartlar muhakkak devrede olacak..
kissadan hisse, ben geri dondugumde evimi, yani İstanbul'u biraz daha farkli gormek, heyecanlanmak, gozlemlerime sasirmak istiyorum... zaten baharda gidiyorum, askerde tel kadayif kivamina gelecegim icin hoplayip ziplayamayacagim; bir de ustune bir degil, butun yaz gecelerimi kislada gecirecegim ve bunun bir ruyaya benzemeyecegi konusunda cok saglam kaynaklardan edindigim bilgilerde mevcut.. yasayip gorecegiz.. her zaman oldugu gibi buyuk duslerim var..
5 Mart 2009 Perşembe
yola bir dusuldu mu omur boyunca gidilir*
Yola yalniz cikmaya alistim iyiden iyiye.. korumasiz ve yansiz gezmek gercek ozgurlugu de beraberinde getiriyor.. eger ciktiginiz yolculuklarda konfor da olmasin kalirim bir pansiyonda; yururum olumune dagda, bayirda, cayirda diyorsaniz bence sanslisiniz.. bazilarina cefa gibi gelecek bu dusunce aslinda -bana sorarsaniz tabi ki- insanin nefes aldiginin farkina varmasini sagliyor..
Giderken yaninizda dertlerinizi sorunlarinizi goturmemeye calismali, onlarla yola cikarsaniz; daha dogrusu yola onlardan kurtulmak icin ciktiginizi dusunuyorsaniz, bence tekrar dusunun.. siz sadece o sorunlari biraz oteleyecek, biraz orasini burasini cekistireceksiniz.. yolculuklarda onemli olan yeni denilen kavramin icini doldurabilmektir.. zaten sirasi gelince o sorunlarla yuzlesilir kendimizi kasmaya hic gerek yok..
Onumuzdeki ay yeni bir yolculuga cikacagim.. hayatin bir donemecini daha gecmek icin, bu yolculukta onlarca kader arkadasi ile beraber olacagim.. sonrasinda yine kendi yolcuklarima cikacagim zihnim ve ayaklarim beni tasidigi surece...
*Attila İlhan'in Sahane Serseri siirinden...
25 Şubat 2009 Çarşamba
Button...gencligine dogru yaslanan adamin hikayesi
Benjamin; evin en kucugu, simartilmis cocuk anlamlarina geliyor dilimizde.. Sinemada izledigimiz Benjamin'in ise bu tanimlara uyan bir yani yok..
Benjamin Button hakkinda filmi hemen izledikten sonra sicagi sicagina yazmak istemedim.. Uzun uzadiya da konusmayacagim.. Beyaz perdeden geriye kalana donup baktigimda Benjamin'in kendi imkansizligina karsi koyusuna ve her dususunde tekrar nasil ayaga kalkabildigine hayran oldugumu goruyorum.. Evet biliyorum kurgu, evet belki fantastik bir oyku; ama bu gercekten uzun metrajli bu David Fincher filmi bana yine gerekli olani verdi; umudu..
Attila İlhan'in Neydi O Bir Zamanlar siirindeki dizeler araliklarla aklima gelirdi; megersem zihin havuzumda yuzusunu bu filme dogru yapiyormus: "sanki gencligime dogru yaslaniyordum"... ve yine onunla bitirelim, buradan filmi izleyip Benjamin'e ve onun gercekligine benim gibi inananlara: "hayat zamanda iz birakmaz bir bosluga dusersin bir bosluktan, birikip yeniden sicramak icin"..
9 Şubat 2009 Pazartesi
karmakarisik...
1 Şubat 2009 Pazar
Blog...
Blogger sayfasini actigimda oncelikle izledigim bloglara bakiyorum, herhangi bir gelisme var mi diye.. İzledigim blog sayisi 3.. Sadece 3 arkadasim var, blog sahibi oldugunu bildigim.. Belki digerlerinin de vardir.. Arkadaslarimin her yazisinda yeni bir sey ogreniyorum, bazen onlar hakkinda bazen de hayat adina.. Benim hakkimda ogrenilecek en onemli sey ise, genellikle saskin saskin gezdigim gercegidir sanirim..
Bugun farkli bir sey yaptim, benden sonraki bloglari gormek icin ilerledim:-)).. Farkli dillerden, farkli kulturlerden onlarca blog sayfasini gordum.. Yuzlerce yazi, onlarca fotograf.. İnsan sasiriyor baktikca, bu kucucuk gezegende milyonlar degil, milyarlarca insan oldugunu hatirliyorum bu tur olaylarda.. Bu kucuk makinelerde dunyanin farkli noktalarindan insanlarin dusuncelerini paylastigi bir internet sayfasindayim su anda.. Gorunen o ki ben de onlardan biriyim.. Yani dertlerimi, sevinclerimi vs. "digerleri" ile paylasmak istiyorum.. Evet, paylasima ve kaynasima devam edelim; ama arada bir de yuzyuze goruselim...
29 Ocak 2009 Perşembe
Lucid Dream..
25 Ocak 2009 Pazar
riders on the storm...
"Girl ya gotta love your man